19 Şubat 2010 Cuma

Lost Season 6



GODDD!!!! sonundaaa!!! kavuştum ve ilk iki bölümü an itibariyle izledim. kana kana su içmek gibi bu.

ama... ama... son zamanlarda bu Ben'in zavallı halleri nedir kuzum?? hiç yakışıyor mu o haşmetli o gizemli ben 'e her şeye bööle ağzını açarak bakmak sürekli gözlerini büyüterek alık alık olan bitenden bihaber olmak falan... senaristlere sesleniyorum!

hadi bakiyim göriyim.

11 Şubat 2010 Perşembe

Bitmeyen tatilden son gelişmeler



 La môme(kaldırım serçesi). bizim fransız hatun marion cotillard olmuş bir edith piaf. bu oyunculukla oscar bile kazandı hanımkımız. izledik test ettik onayladık. hakkaten o ifadeler o el kol oynatmalar yürüyüş.. bravo bravo kesinlikle hakedilmiş.
ardından bugün pislikten laptopı bozulan cörkle demirpark geleneksel apple pie ve sinema (geleneksel falan değil yalan) günümüzü gerçekleştirdik. the book of eli vizyondaki filmlerin içinden en iyi seçimdi tabiki. fragmanlarda new york'ta 5 minare ile koltuklarımıza çivilenip dakikalarca hareketsiz kaldık. çok etkileyiciydi. (tamam bu da yalan) gülme krizine girdik. (evet bu doğru)

sonraaağğcığııımaaaaaa ralph fiennes'cığımızın filmi clash of titans ı gördük. neyse neyse filme gelelim. bööle bi stephen king romanı havasında başladık. hani herkese bi hastalık gelir bişi olur insanlar ölür kalanlar birbirini yer soyar doğrar. hep ilerleyen yoluna devam eden birileri vardır falan filan... kısaca film biraz dini duygulara yönelikti. mesajlar verildi biz de aldık. görüntüler güzeldi pek beğendim. sonu beklenmedik oldu bu da bir artıydı. "ee... yani..." demeden çıktık. ama heralde fazla bi olay yaratmaz. şimdi recep ivedik geliyor. aylarca gitmez en az iki salonda oynadığından güzel filmleri askıya alırlar burdaki sinema olayı da bizim için biter. vakitlice gidiyoruz allahtan.

8 Şubat 2010 Pazartesi

6 Şubat 2010 Cumartesi

iki çarpı iki


Bugün devlet tiyatrolarının bir başka oyununa gittik. iki çarpı iki. bilindik yüzlerden iki muhteşem tiyatrocu sahnedeydi. Seray Gözler Yeniay ve Adnan Biricik. konuya gelirsek...

"İki çift, iki ayrı ilişki, iktidar ve sevgi, evlilik ve monotonluk, aşk ve macera, kadın ve erkek, birey ve politika üzerine ilginç bir oyunculuk deneyimi."
busefer koltuk seçimimiz güzeldi. dekora bayıldığımı söylemek istiyorum. ışıklandırma çok güzeldi. iki perdelik bir oyunu sanki 4 kişi sahnedeymiş gibi izlettirdi iki oyuncu da. o karakter geçişleri, ufak ayrıntılar, paslaşmalar... iki koltuk ve iki bank dışında sahnede hiçbir şey yoktu. bardak tutuşlar, sigara yakmalar... tamamen hayali. bir nevi pandomim. ama sizi inandırıyor siz aslında o objeleri yerinde görüyorsunuz. nasıl inanılmaz değil mi?


Oyun sırasında çalınan telefonlar çok rahatsız ediciydi. şu telefonların çekmesini engelleyen cihazlardan koymalılar bence salonlara. o abidik gubidik mp3ler polifonik melodiler dikkat dağıtıcı. çocuklu aileler arada salonu terketti. e bi okusaydınız konuyu hiç zahmet etmeyecektiniz ya da çocuklarınızı birine bırakacaktınız zaten.

oyunun sonunda iki sanatçının sahnede izleyicileri selamlaması ve o alkışlar... o an nasıl gururlanıyorlar nasıl mutlu oluyorlardır kim bilir... yıllardır sahneye çıkmalarına yüzlerce oyun sergilemelerine iş aşkına sebep olan itici güç işte bu. alkışlar...